8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Sıtkı Aslanhan Konuğumuzdu

8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Sıtkı Aslanhan Konuğumuzdu
7

​8 Mart Dünya Kadınlar gününde Orman Bölge Müdürlüğümüzce personelimize ve ailelerine yönelik “Aile içi iletişim ve kişisel gelişim” konulu seminer düzenlendi.

Seminerde Kişisel Gelişim Uzmanı Sıtkı Aslanhan’ın yaklaşık 2 saat süren nefis konuşmasında; Ebeveyn olarak çocuklarımıza ne kadar önem veriyoruz, onlara hayatın gerçeklerini ne kadar öğretiyoruz gibi çok önemli konularına değinerek özellikle aile bireylerinin birbirleriyle doğru iletişim kurması gerektiğini vurguladı özellikle sevdiğiniz kişiye sevginizi ifade edin ve unutmayın ki aşk bir eylemdir diyerek sözlerine son verdi.

Ardından kürsüye Orman Bölge Müdürümüz Yaşar Sarı geldi. 8 Mart Dünya Kadınlar günü vesilesiyle tüm kadınların bu özel gününü kutladı.
Amasya Üniversitesi Konferans salonunda gerçekleştirilen etkinlikte Toç-Bir Sen ve Öz Orman İş Sendikası katılımcılara karanfil ve çeşitli hediyeler verdi.
Seminerin sona ermesiyle birlikte sevginin ve aşkın simgesi olan Ferhat ve Şirin müzesi gezildi.

 Ferhat ve Şirin Efsanesi

Ferhat, nakkaşlık yapan, Şirin’e sevdalı yiğit bir delikanlıdır. Saraylar süsler, fırçasından dökülen zarafetin Şirin’e olan duygularının ifadesi olduğu söylenir. Amasya Sultanı Mehmene Banu’ya, kız kardeşi Şirin için, dünürcü gönderir Ferhat. Sultan; Şirin’i vermek istemediği için olmayacak bir iş ister delikanlıdan. “ Şehir’e suyu getir, Şirin’i vereyim” der, demesine de su Şahinkayası denen uzak mı uzak bir yerdedir.
Ferhat’ın gönlündeki Şirin aşkı bu zorluğu dinler mi? Alır külüngü eline, vurur kayaların böğrüne böğrüne. Kayalar yarılır, yol verir suya. Zaman geçtikçe açılan kayalardan gelen suyun sesi işitilir sanki şehirde. Mehmene Banu, bakar ki kız kardeşi elden gidecek, sinsice planlar kurarak bir cadı buldurur, yollar Ferhat’a.
Cadı  Su kanallarını takip edip, külüngün sesini dinleyerek Ferhat’a ulaşır. Ferhat’ın dağları delen külüngünün sesi cadıyı korkutur korkutmasına da, acı acı güler sonra da. “Ne vurursan kayalara böyle hırsla, Şirin’in öldü. Bak sana helvasını getirdim” der. Ferhat bu sözlerle beyninden vurulmuşa döner. “Şirin yoksa dünyada yaşamak bana haramdır” der. Elindeki külüngü fırlatır havaya, külüng gelir başının üzerine bütün ağırlığıyla oturur. Ferhat’ın başı döner, dünyası yıkılmıştır zaten, “ŞİRİN !” seslenişleri yankılanır kayalarda. Ferhat’ın öldüğünü duyan Şirin, koşar kayalıklara bakar ki Ferhat cansız yatıyor. Atar kendini kayalıklardan aşağıya. Cansız vücudu uzanır Ferhat’ın yanına.
Su gelmiştir, akar bütün coşkusuyla, ama iki seven genç yoktur artık bu dünyada. İkisini de gömerler yan yana. Her mevsim iki mezarda da birer gül bitermiş sevenlerin anısına, ama iki mezar arasında bir de karaçalı çıkarmış. iki sevgiliyi, iki gülü ayırmak için.